Türkiye Sigorta Birliği (TSB) çatısı altında sürdürülen Doğrudan Tazmin Sistemi (DTS) ile ilgili çalışmalar devam ediyor.
DTS, zorunlu trafik sigortalarında uzun süreden bu yana neredeyse tüm Avrupa ülkelerinde ufak nüanslar ile uygulanan bir tazminat ödeme yöntemi. 2013 senesinde TSB tarafından Türkiye’de de başlatılan projenin ana hedefi zorunlu trafik sigortası müşterilerinin memnuniyetini artırırken sigorta şirketlerinin operasyonel maliyetlerini düşürmek.
Türkiye’de karayollarında motosiklet ve traktör hariç yaklaşık 15 milyon araç var. Bu araçların zorunlu trafik sigortası kapsamında karşılanan maddi hasarlı kaza yapma oranı %7. Yani yılda yaklaşık bir milyon adet tazminat ödemesi sigorta şirketleri tarafından mağdurlara yapılıyor. Ancak bu onarımların %95’i özel servisler tarafından yapılıyor. Sigorta şirketleri tazminatları kendi müşterilerinin hatalı olduğu durumlarda tanımadıkları, müşterileri olmayan kişilere ödüyorlar.
Bu durumda iki temel konu oluşuyor:
1. Müşterisi olmayan kişiye ödeme yapan sigorta şirketi, araç mağdurun seçtiği özel serviste tamir edilirken kullanılan parçanın kalitesine, onarım metoduna, onarımın kalitesine, vb odaklanmıyor. Zira servisi tanımıyor, nasıl iş yaptığını bilmiyor, aslında bilmek de istemiyor. Bu tür hasar dosyalarında amacını maliyeti düşürmek olarak belirliyor.
2. Müşteri aracını götürdüğü özel servisten, hasarını sigortalarla anlaşması olan servislerin yaptığı gibi sürekli takip etmesini bekliyor. Özel servis ise bu görevi aldığı bir vekaletname ile üstleniyor. Hasarı sigorta şirketine kendisi bildiriyor, hasar tespitini kendisi yapıyor, eksper ile kendisi görüşüyor, onarımı kendisi yapıyor, varsa sigortanın ikame araç vb. hizmetlerinden kendisi faydalanıyor ve iş bitince parasını sigorta şirketinden kendisi tahsil ediyor. Müşteri bu durumda sigorta tarafından denetlenmeyen bir serviste, muhtemelen olması gerekenin üzerinde bir maliyet gerçekleştiği için bir sonraki sene gereğinden daha yüksek prim artışıyla karşı karşıya kalıyor.
İşte bu ana problemleri çözmek için sigorta şirketleri trafik sigortalarında müşterilerine yardımcı olmanın yollarını yaratmaya çalışıyorlar.
DTS, zorunlu trafik sigortalarının maddi hasarlarını tazmin ederken kullanılacak bir uygulama olacak. Kaza yapan taraf kusur durumuna göre karşı tarafın sigorta şirketine değil poliçeyi satın aldıkları sigorta şirketine başvuracak. Sigorta şirketi müşterisini ya kendi anlaşmalı servislerinden birine yönlendirecek ya da müşteri bugün kasko onarımlarında olduğu gibi şirketin anlaşmalı olduğu servisler arasından kendisi için en uygun olanı seçip aracını direkt olarak servise götürecek.
Tabi burada göz ardı edemeyeceğimiz durum, yetkili servislerde yapılan onarım maliyetlerinin özel servislere göre daha yüksek olacağı gerçeğidir. Bu durumda sigortacıların maliyetleri artacak ve artan maliyetleri poliçe fiyatlarına yansıtmaya, yansıtılamazsa sigortacılar denetleyebilecekleri nitelikte özel servisleri bir araya getirip trafik poliçerinin onarımları için ikinci bir servis organizasyonu kurmaya çalışacaklardır.
Görüleceği gibi yetkili servisler için DTS hem fırsat hem de tehditleri beraberinde taşıyor.
Yetkili servislerin yeni durumu fırsata çevirmek için sigorta onarımları için uyguladıkları stratejiyi değiştirmesi gerekiyor. Zira DTS ile müşteri profili değişecek, poliçe kapsamında eşdeğer ve/veya ÖTA (Ömrünü Tamamlamış Araç) kapsamındaki ikinci el parçalar kullanılacak, parça değişimi yerine onarımı ağırlık kazanacak. Bu onarımları yapacak teknisyen profillerinde, eğitimlerinde, onarım tekniklerinde vb. değişimler olacak. Yetkili servislerin distribütör dışından parça tedarik etmesi, gerektiğinde alet ve avadanlık satın alması, tek markalı servis operasyonlarından çoklu marka hasar onarımına geçmesi gerekecek.
Eğer yukarıdakiler sigorta şirketleri ile uyumlu olarak yapılamazsa bu durumda Türkiye’deki hasar onarım sektöründe faklı oyuncuları görmek mümkün olabilecektir.
Aslında bu değişimin sinyalleri bugünlerde de görülüyor. Türkiye’de sigorta poliçelerine mini onarım sunma hedefiyle hayatına başlayan alternatif onarım firmalarından birisi kısa süre önce tamamen yatırım şirketlerinin yönetimine geçti. Yeni yönetimin ilk aldığı karar, mini onarımların yanında orta ve yüksek hasar onarımlarına yönelmek yönünde oldu. Dünyanın en büyük hasar onarım zincirlerinden bir diğeri Türkiye’de üçüncü servisini açtı. Hedefleri üç senede 50 servise ulaşmak. Diğer mini onarım zincirleri de bir taraftan standartlarını yükseltiyor bir taraftan da şirketlerine yatırımcı arıyor.
TSB, doğrudan tazmin sistemini 01 Temmuz 2017’de devreye almak istiyor. Sigorta şirketleri için sisteme girmek isteğe bağlı olacak. Bakalım zaman neler gösterecek?
Ancak Avrupa’da sistem uzun süredir çalışıyor.
Diğer yandan trafik sigortasında fiyat köşeye sıkıştı. Daha iyi hizmet için daha fazla ödemeye hazır bir müşteri kesimi var.
Sigortacılar bir şekilde kararlarını verecekler. Ama yetkili servislerin de bu değişimden kârlı çıkabilmesi için değişimi takip ederek gereken adımları vakit geçirmeden atması gerekecek.